3 Mayıs 2023 Çarşamba

renklerin 50 günü / 3. gün "bahar"

 


Ne zaman bu pembe çiçekler ağaçta belirir, o zaman Ankara'ya bahar gelmiş derim. 

Seviyorum pembenin gözleri gülümseyen çocuksu neşesini. Hele bir de masmavi gökyüzü eşlik etti mi...

Pembe neşemiz, yüreğimizin baharı eksik olmasın.

Sevgiyle kalın,

Ezgi 


2 Mayıs 2023 Salı

RENKLERİN 50 GÜNÜ / 2. GÜN "GÜNEŞ"

 


Dün yazıyı yazdıktan sonra kumaşları kestim, biçtim, kafama göre diktim ve 35cmx35cm bir kare elde ettim. Kumaşların nasıl birleştiği önemli değil ama karelerin ölçüsünü aynı yapayım ki, günleri birleştirmek daha kolay olsun. 


Bu konsept benim 200 days of granny square fikrine çok benzedi aslında. Sadece yol arkadaşı aramadım bu sefer. Ben de fırsat buldukça kesip, biçiyorum - ki bu akşam saatlerine denk geliyor. O sebepten diktiklerimi hep bir sonraki gün paylaşacağım. Çok çılgın renkli bir şey olacak gibi hissediyorum, ölçüsüz, orantısız dikiyorum. Soyut resimler gibi bir sonuç çıkacak gibi, simetri hastalığı olanları biraz yorabilir, kusura bakmayın artık. 

1 Mayıs 2023 Pazartesi

RENKLERİN 50 GÜNÜ / 1. gün bergamot


Benim dilimde renkler bir ifade biçimi; kelimeler, hisler birer renktir, küçük parçalar günler süren emekle en sonunda da birleşir ve elle tutulur bir şeye dönüşür. Parçaların birleştiği üretim sürecindeki o dönüşüm ise en kıymetlisi...

Kopuk kopuk bir çok düşüncenin birleşip, bir bütün olup -neye bilmiyorum- bir şeye dönüşmesini çok istiyorum, aynı zamanda yaşam enerjisinin canlılığını koruması için harekete ihtiyacım var. Tıpkı yel değirmeninin enerji üretebilmesi için rüzgara ihtiyacı olduğu gibi...

Bitince ne olacak bilmiyorum, sadece her gün küçük bir parça ortaya koyup; kelime, renk, his, şarkı, koku, tat artık ne varsa o gün dökülmek isteyen, renklerle buluşsun diye yola çıkıyorum.

Sayılarla pek aram yok ama hedefim 49 parça + 1 ile renklerin 50 gününü tamamlamak. 

MON AMIE LA ROSE*



Crois celui qui peut croire

Moi, j'ai besoin d'espoir

Sinon je ne suis rien


*mon amie la rose

30 Nisan 2023 Pazar

"TEŞEKKÜRLER HAYAT"


10 Mart sabahı görmüştüm tek kökte yan yana açan sarı & turuncu çiçeğimi. 

"Teşekkürler hayat" 


Günün ezgisi 

"Bağçaların sarı gül,
Yarı gonça, yarı gül,
Geç açıldın, tez soldun,
Olmayaydın bari, gül." 




29 Nisan 2023 Cumartesi

YÜRÜME



 

"Yolun yönünü,

yolun belirlediği biçimde yürüyen kişi, 

kendi yerine ulaşamaz hiçbirzaman:

Önemli olan, yolu yürürken, 

kendi belirlediği yönde yürümesidir

- ki kişi kendi yöneldiği yere varabilsin...


Yolu ancak kendi yönünde yürüyebilen kişidir, 

kendi yöneldiği yere ulaşabilen." *


Ve başka bir satırda şöyle bahseder Oruç Aruoba;


"Yolda yürüyenin yüzü,

yönüne çevrilidir

- yöneldiği yer,

yüzünden okunur."**

27 Nisan 2023 Perşembe

Japon Latife

 


İlk açan çiçeği çabuk solmuştu Japon Latife'nin, biliyorum yol yorgunuydu ama yine de üzülmüştüm az yaşadı diye. Eve geldim bir de ne göreyim, benimki yeni bir çiçek açmış. Hem de bu sefer kırmızı değil, kremli, pembeli. 


"Doğanın ilaçları güçlü ve yalındır. Karpuzun yeşil kabuğu üzerindeki uğurböceği, kayan bir yıldız, hatta sokaktaki kırık bir cam parçasında yansıyan gökkuşağı, doğru ilaç olabilir..." 


Kahveye, çaya iştahım yok bu aralar, ama aynı kökte başka renklerde açıyor ya çiçekler, yeni çıkan yeşil yapraklar güneşte taptaze parlıyorlar ya, işte ben herkesten, her şeyden bağımsız umut doluyorum. Yoğun bulutlar güneşi kapatıp karartsa da ortalığı, biliyorum; ardından yağan yağmur sayesinde besleniyor bu toprak. Ne yapalım, bu bahar da çok yağmurlu geçiyor, yapacak bir şey yok... 


9 Şubat 2023 Perşembe

DEPREM

6 şubat Pazartesi sabahı annemi yolcu edeceğim için çok erken uyandım, tüm yurdu saran kar yağışından dolayı uçuşlar iptal mi diye haberleri kontrol etmek için telefona baktığımda deprem haberini gördüm. Şiddetini, yıkılan binaları görünce yaşadığım üzüntü, şok, korku kat kat artarak devam ediyor. Neden diyorum, deprem en beklemediğimiz anda, en savunmasız olduğumuz sıcak yatağımızda yakalıyor.


Eve sığamıyorum, yatağıma gitmeye, rahat uykuya, susadığımda su içebildiğime, acıkınca dilediğime ulaşabilme imkanıma utanıyorum, kısacası yaşadığım için suçlu hissediyorum kendimi.. En sevdiğini kaybeden insanları düşünüp bağ kurdukça, babamı daha da özlüyorum... Aynı şekilde o gittiği zaman da bu denli suçlu hissetmiştim kendimi, her şeye rağmen yaşamanın suçluluğu.



Bir gecede yıkılan evler, kaybolan hatıralar, yitip giden insanlar göğsüme oturuyor ve ben görünmez bir enkazın altında gibiyim. 


© Ezgi. Made with love by The Dutch Lady Designs.