Uzunca bir yoldan sonra sonunda evdeyim ama bir yarım Kanada'da, o yüzden evde olmak güzel ama bir o kadar da yarım.
Eve gelene kadar İstanbul'da dondum, Ankara'da kavruluyorum. Ama akşamları da kalorifer yakmaya başlamışlar. Kafa iyice karıştı anlayacağınız.
Bunların hepsi küresel ısınma da kimse farkında değil ona yanarım.
Resmen tepiniyoruz dünyanın üstünde, hep zarar veriyoruz yazık değil mi ? Geçen gün pazara bez torbamla gittim ve plastik poşetleri kabul etmedim diye teyzeler beni görünce "eskiden hep böyle kullanırdık, ay ne kadar nostaljik " dediler. Şimdi de kullanın dedim dedim, plastik poşet almayın dedim. Sanki bu dediğime inat, başka bir teyze ekstradan iki tane daha poşet istedi.
İnsan böyle güzel eski alışkanlıklara dönünce gerilediğini mi düşünüyordur nedir ?
Aslında beton, plastik kirliliği ile geriliyoruz farkında değiliz. Ankara zaten kupkuru, yol çalışması için ağaç kalmamış. 3 ay yoktum 3 tane gökdelen gibi ev bitmiş.
Üzülüyorum, üretimimiz yok, sadece tüketen saygısız bir toplum olduk çıktık. Sadece tüketim odaklı olduğu için de herkes duyarsız, tahammülsüz, anlayışsız.
Hoş geldin ekim diyerek, çiçekten böcekten bahsetmek isterdim ama bahsedemiyorum.
Her mevsimi yaşayabilen cennet gibi bir ülke, etini, bakliyatını, sebze meyvesini üretemez hale geldi. Yerli malı haftamız vardı bizim, ne yerli ne ithal bilmediğim gibi, artık söylenene de güvenemiyorum açıkçası.
Ne yapalım bizim ülkemiz böyle, ben birşey değiştiremem ki diye diye bir ömür geçiyor. En azından ben kendi çapımda elimden geleni yapmaya çalışıyorum dünya için. Benden sonrakilere güzel bırakmak adına. Nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak anafikri ile yol alıp, çöpümü, karbon ayak izimi azaltmak için uğraşıyorum elimden geldiğince..
Siz ne düşünüyorsun peki bu konuda ? Nelere dikkat ediyorsunuz bilmek isterim, elinizden geleni yaptığınızı düşünüyor musunuz ?
İnsanoğlu birşeyleri kaybetmeden değerini anlayamıyor ne yazık ki, kaybettiğimiz vakit çok geç olacağı için şu an ne yapsak aslında bizim yararımıza.
Gelir gelmez beni çok rahatsız etti bu durum, dertlendim anlayacağınız. Ama biraz da iyi şeylere odaklanalım, havamız değişsin.
Kedoşitoya kavuştum mesela, kıyamam çok özlemişim. 3 ay sağolsun Bora'nın ailesi göz kulak olmuştu. Bakalım ikinci gidişimde onu da uzun bir yolculuk bekliyor inşallah.
Ankara'ya gelmeden önce biraz İstanbul'da kaldım, Şirinime kavuştum, ilkokula başladı minik. Annem örgü öğretti, artık örebiliyorum. Kapalı Çarşıda el dokuması kumaşlar buldum, hepsine tek tek dokundum, bilgilendim, biraz yanıma aldım. Elde boyanmış has yün buldum, çılgınlar gibi peynir yedim. Pazardan eylül elması aldım, elmanın en sevdiğim zamanı mayhoş mayhoş. Mandalina kabuğu yeşil ama mis kokulu. Konser sezonumuz da haftaya açılıyor..
E daha ne olsun, bana da ekimin herkese güzellikler getirmesini dilemekten başka birşey kalmıyor...
Sevgiyle kalın.
Resmen tepiniyoruz dünyanın üstünde, hep zarar veriyoruz yazık değil mi ? Geçen gün pazara bez torbamla gittim ve plastik poşetleri kabul etmedim diye teyzeler beni görünce "eskiden hep böyle kullanırdık, ay ne kadar nostaljik " dediler. Şimdi de kullanın dedim dedim, plastik poşet almayın dedim. Sanki bu dediğime inat, başka bir teyze ekstradan iki tane daha poşet istedi.
İnsan böyle güzel eski alışkanlıklara dönünce gerilediğini mi düşünüyordur nedir ?
Aslında beton, plastik kirliliği ile geriliyoruz farkında değiliz. Ankara zaten kupkuru, yol çalışması için ağaç kalmamış. 3 ay yoktum 3 tane gökdelen gibi ev bitmiş.
Üzülüyorum, üretimimiz yok, sadece tüketen saygısız bir toplum olduk çıktık. Sadece tüketim odaklı olduğu için de herkes duyarsız, tahammülsüz, anlayışsız.
Hoş geldin ekim diyerek, çiçekten böcekten bahsetmek isterdim ama bahsedemiyorum.
Her mevsimi yaşayabilen cennet gibi bir ülke, etini, bakliyatını, sebze meyvesini üretemez hale geldi. Yerli malı haftamız vardı bizim, ne yerli ne ithal bilmediğim gibi, artık söylenene de güvenemiyorum açıkçası.
Ne yapalım bizim ülkemiz böyle, ben birşey değiştiremem ki diye diye bir ömür geçiyor. En azından ben kendi çapımda elimden geleni yapmaya çalışıyorum dünya için. Benden sonrakilere güzel bırakmak adına. Nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak anafikri ile yol alıp, çöpümü, karbon ayak izimi azaltmak için uğraşıyorum elimden geldiğince..
Siz ne düşünüyorsun peki bu konuda ? Nelere dikkat ediyorsunuz bilmek isterim, elinizden geleni yaptığınızı düşünüyor musunuz ?
İnsanoğlu birşeyleri kaybetmeden değerini anlayamıyor ne yazık ki, kaybettiğimiz vakit çok geç olacağı için şu an ne yapsak aslında bizim yararımıza.
Gelir gelmez beni çok rahatsız etti bu durum, dertlendim anlayacağınız. Ama biraz da iyi şeylere odaklanalım, havamız değişsin.
Kedoşitoya kavuştum mesela, kıyamam çok özlemişim. 3 ay sağolsun Bora'nın ailesi göz kulak olmuştu. Bakalım ikinci gidişimde onu da uzun bir yolculuk bekliyor inşallah.
Ankara'ya gelmeden önce biraz İstanbul'da kaldım, Şirinime kavuştum, ilkokula başladı minik. Annem örgü öğretti, artık örebiliyorum. Kapalı Çarşıda el dokuması kumaşlar buldum, hepsine tek tek dokundum, bilgilendim, biraz yanıma aldım. Elde boyanmış has yün buldum, çılgınlar gibi peynir yedim. Pazardan eylül elması aldım, elmanın en sevdiğim zamanı mayhoş mayhoş. Mandalina kabuğu yeşil ama mis kokulu. Konser sezonumuz da haftaya açılıyor..
E daha ne olsun, bana da ekimin herkese güzellikler getirmesini dilemekten başka birşey kalmıyor...
Sevgiyle kalın.
Hoşgeldin Ezgi, nasılsa poşetler yeni yılda pazarda para ile satılacağı için bez torbalara kesin dönüş olacaktır diye düşünüyorum. Çöpümü bende ayrıştırıyorum, cam konteynırı evimin karşısında Allah'tan kağıtları da soba tutuşturmak için kullanıyorum. Küresel değişiklik bariz farkediliyor şu an güneşli bir havada yağmur yağıyor düşünün. Tüm gün böyle idi.
YanıtlaSilSevgiler,
Hoş bulduk, umarım bu yaptırım işe yarar da bir nebze azalır.
SilÇöpü ayrıştırmak, geri dönüştürmek çok önemli, çok mutlu oldum.
Sevgilerimle
Hoşgeldin evine Ezgiciğim... Ailecek uzun bir süredir bez torbalara dönmüştük. Arabalarımıza koyduk ikişer tane, lazım oldukça kullanıyoruz. Hatta geçen haftalarda kızımcığımın valizini hazırlarken, evde bot koyacak poşet bulamayıp komşudan rica ettik, ben de o zaman ayıkmıştım, waww diye ;)) Bunun dışında bahçe atıklarımız için çukurumuz var oraya istifliyoruz, kompostlaşınca gübre ve havalandırma niyetiyle ekili bitkilerin altlarına yayıyoruz. Aslında mutfak artıkları için de bir çukurumuz vardı, yaz dolayısıyla sinek ve koku oluşumu fazlalaştı, komşularımız için rahatsız vermemek üzere kapadık üstünü bir süreliğine. Kızartma vs sonucu oluşan yağ atıklarını biriktiriyor, arkadaşların köylerine gönderiyorum, onlar sabun yapımında kullanıyorlar. Onun dışında evdeki bir şeyden başka bir şey üreterek satın almamak, dolaplarımızdaki haddinden fazla şeyleri paylaşarak elimizden gelen katkıyı yaptığımızı düşünüyorum. Hazır gıda mümkün mertebe evde yapabildiğim bir şeyse girmiyor zaten eve, dolayısıyla katkılı madde atığımız da azalmış oluyor. Bu aslında benim mesleğim zaten, yatkınlık ve uğraşlarımız yıllardır aynen devam ediyor. Konuya ilgin sevindirdi beni, ne güzelsin, ne güzel bir umut.
YanıtlaSilSevgiyle kal...
Hoşbulduk Ece'cim, nasıl güzel alışkanlıklar bunlar, okudukça mutlu oldum.. Kompost olayı beni çok heyecanlandıran birşey ama onu yapabileceğim yer yok henüz, olsa keşke ne güzel olurdu..
SilAilecek harikasınız, emeğinize sağlık.. Hepsi güzel bir gelecek için.
Teşekkür ederim Ece'cim
Sevgilerimle
Ezgi'cim Türkiye'deyken insan bazı şeylerin farkına varamıyor. Mesela senin dikkatini çeken gökdelen gibi evler o yoldan her gün geçenleri seni rahatsız ettiği kadar rahatsız etmiyordur. İnsan gidip daha güzel ve kaliteli yaşamalara tanıklık ettikten sonra neden benim ülkemde bu yok diyor.
YanıtlaSilÜretmekten söyle dursun deliler gibi tüketmeye odaklı bir toplum haline geldik. Bu ise insanlığın sonunu getirecek. Evrimleşme sürecini genelde bir gecede olduğunu düşüneneler var. Ama öyle değil. Yavaş yavaş anlaşılmadan evrimleşiyoruz. Tüketim odaklı yaşamaya evrimleşiyoruz şimdi de. Bunun farkına vardıklarında iş işten çoktan geçmiş olacak.
Ben senelerdir bez torba kullanıyorum. Annecim de öyle. Hatta marketteki kızlar o kadar alışmışlar ki annemin bez torba kullanıyor oluşuna. Sizin torbanız vardı değil mi diyorlar :)
Şimdi senin yaşadığın hisleri az çok tahmin edebiliyorum. Tam olarak ait olamama hissi. Uzaklara taşınma işi zor. Allah kolaylık versin. Güzel günlere odaklanıp seni üzen şeyleri düşünme.
Sevgiler.
Ah Yesemin'cim, öyle acı ki.. En güzelinin yapılabileceği bir ülkede olup pislik içinde yaşadığını farketmek gibi bir şey oluyor. Evrimleşme süreci konusunda çok iyi bir noktaya değindin, ben de seninle aynı şeyi düşünüyordum. Üzerine rahatlık ekonomisi diye tüketime ve kullan at fikrine odakladılar neslimizi..
SilZor ki ne zor, bakalım yaşayıp göreceğiz. Su akar yolunu bulur diyelim :)
Sevgilerimle Yaseminciğim, Anneciğinin de ellerinden de öperim.
Aynı günlerde gitmedik ama aynı gün Ankara ya dönmüşüz canım.
YanıtlaSilŞenlik hazırlıkları olmasa 10 gün kadar daha kalırdım sanırım. Ankara da özleniyormuş hem :) Son yıllarda oldu bu bana . Gitmeye gidemiyor, dönmeye dönemiyor, dönünce de gidince de çok mutlu oluyorum. Böyle tuhaf bir durum benimki.
Dünyamız için sanırım buraya gelen, seni okuyan, seni kalbine yakın bulan herkesle aynı duyguları paylaşıyorum. Çöplerimi ayrıştırıyorum mesela. Sonradan kşonteynırın kenarına kendim gidip bırakıyorum. En azından çöp toplayanlara yarasın, nasılsa dönüşüme satıyorlar. Yakınlarda kumbaralar var onlara yürüyorum çoğu zaman. Evde minimum giysi ve ayakkabı bulunduruyor, gerisini veriyorum. Arada kitaplarımı ayıklıyor, bir yerlere gönderiyorum. Gittiğim yerlerde broşür dahi almamaya çalışıyorum. Faturalarım da e-postama geliyor. Meyve çekirdeklerimi biriktirip doğaya bırakmaya çalışıyorum, her zaman yapamasam da...Az tüketmeye çalışıyor ve fazlasına hakkım olmadığını düşünüyorum. Her türlü müsrifliği, abartıyı ve konforu kendine hak görenlere hala şaşırmaktayım bu yüzden.
İki ay boyunca Kaz Dağları'nın talan edilişine, yol boyu ekili zeytin ağaçlarının işyeri için, dağdaki çamların zeytin dikmek için kesilmelerine şahit oldum. Oldum da ne yapabildim... Komşularımla doğal , kendimizin yapabileceği şeyler üzerine konuşup durduk. Bir misafirimiz vardı Fransa dan bir hanım. Kızının bebeklerinde hazır bez asla kullanmadığını, Paris de araç kullanmaya gerek yok, metro şahane deyip araba almadıklarını, üç çocuğu ile tv siz ama kitaplı, araçsız ama bol gezmeli nasıl yaşadıklarını anlatınca hayran hayran dinledik.
Ne kadar birikmiş içimde. Bu kadar uzun yazmayı beceremem aslında. Çok özlemişim bir de yazmayı.
Görüşelim olur mu?
Harika Ankara Sonbaharı sizinle güzel efendim :)
Oh ne iyi ettin Tülin'cim,
SilBu yaz ben de şahit oldum insanların hazır bez kullanmadığına ve saygı duydum.
Sen zaten dünya tatlısısın, ne de güzel şeyler düşünüyorsun geri dönüşüm paylaşmak adına. Ama yazdığından bana en dokunan her türlü müsrifliği, abartıyı ve konforu kendine hak görmek. Ne kadar doğru söylüyorsun. Hele ki bizim ülkede o konforu başka bir insanın gücünden yararlanarak ve hakkını vermeden sağlamıyorlar mı beni delirtiyor.
Biliyorum zor bu düzeni değiştirmek ama en azından sen ben blog arkadaşlarımız gibi biz elimzden geleni yapabiliriz. Bu da bir umut öyle değil mi ?
Görşmeliyiz, tabii ki de. ben sadece Aralık sonuna kadar buradayım, bir gün oturup bir kahve içelim ne dersin ?
Kocaman sevgilerimle
Yerli malı haftasını kutlayan son nesil olabiliriz (1986) doğumlu olarak. Ülke olarak Rönasans ve Reform benzeri uyanış sağlayacak olayları yaşamadığımız için, sanat ve refah içinde yaşama anlayışımız güdük kaldı. Daireler sadece ebeveyn banyosu olduğu için lüks sayıldığı, dikey yapılaşmayı modernleşme, okumadan sorgulamadan diploma sahibi olabildiğimiz için elde avuçta olan meziyetlerimi de yitirdik. Üretmeden sadece tüketen ve vaktini farkındalığı artmadan geçiren sürü olarak kaldığımı sürece bugün ve gelecek hiç iç açıcı değil. Kanada'da kalmanı temenni ederdim, beni de bavuluna atabilirsin :D
YanıtlaSilOlabilir, ben de o yıl doğdum :)
SilSöylediklerinin hepsi çok doğru, bu kadar şeyin üstüne insanlığı da yitiriyoruz ona üzülüyorum. Zor bir süreçten geçiyoruz, eğitilmedikçe de bir santim yol alamayacağız gibi hissediyorum.
Bakalım, eğer yolumuz orada devam edecekse biz de bunun için uğraşmaya çalışacağız. Bavul fikri süper :)
Sevgilerimle
keşke buralarda artık biraz serinlese (Adıyaman) Ekimi Ekim gibi serin serin yaşayabilsek :)
YanıtlaSilSıcaktır oralar tahmin ederim, İzmir de sıcakmış ailem öyle diyor..
SilAnkara'da insanlar mont giymeye başladı ama bana göre sıcak daha mont için.
Sevgilerimle :)
Ah, ah! Nasıl iyi anlıyorum seni Ezgicim. Başka bir dünyadan kendi dünyamıza dönünce ister istemez etrafında olanları daha iyi algılıyor insan. Daha çok üzülüyor? Neden daha güzel yaşamak varken böyle yaşamayı tercih ettiğimizi sorguluyor. Poşet kullanmak, denize pisliğini fırlatmak, aracın canımdan şişe, izmarit atmak... En basit, her gün sokağa çıktığımda gördüğüm şeyler bunlar. Kavga etmemek mümkün değil. Gel gör ki bir şey demiyorum, diyemiyorum. Karşındaki adam vurabilir de sana. Fiziksel olarak da ruhsal olarak da zorbalık görüyoruz yaşadığımız ülkede. Ne yazık ki çok az insan bunun farkında. Geçen gün evimin su gideri tıkandı. Bir üst kattaki evin tıkanmış geçen hafta, firma çağırıp açtırmış. Açtırmış dediysem, sistem borudaki kiri ötelemekten ibaret. Bir gün sonra benimki tıkandı. Pislik benim borumun önüne kadar itmiş pisliği ama orada kalmış. Ne pisliği peki? Yağ!!!! Lavabolarımıza boşalttığımız kızartma yağları vb. Görece okumuş insanlarız değil mi? Baktığın zaman bir türlü tam anlamıyla olamıyoruz. Oluyormuş gibiyiz ama olmuyor :)
YanıtlaSilKültürsüz ve saygısız bir topluma evrildik sebep bu.
Umutlu olmak isterdim ama değilim. Ülkede bir eğitim reformu yapılması şart. Bugün yapılmaya başlansa elli yılda temizlenir bu cehalet, görgüsüzlük, saygısızlık. O yüzden oğlumu başka bir ülkeye hazırlıyorum. Kızanlar var bana ama ömrünü bu insanlarla tüketmesini istemiyorum. Adamın insana saygısı yok, doğaya mı saygısı olacak? Mangal yapıp,pisliğini ortada bırakan bir toplumdan bahsediyoruz.
Sanki yarama tuz bastın bu sabah.
İyi ki gelmişsin evine yine de. :) Ev, sevdiklerinin olduğu yer zaten. Sevdiklerini ikiye bölmek zor tabii. :)
Sevgilerimi yolluyorum sana.
Aslında buraya gelip yorum yapan ya da bu yazıyı okuduğunda ah ya ya diyen herkesin yarası bu. elimizden geleni yapıyoruz uğraşıyoruz ama bu bilinci herkeste göremeyince yıkılıyoruz. Kesinlikle eğitim olmadan tüm bunların üstesinden gelemeyeceğiz ne yazık ki..
SilBenden de kocaman sevgiler..
Ezgi gecen gun drawning in plastic diye bir belgesel izledim bbc'de.Denizler,nehirler plastik kayniyor ve kuslar o parcalari yiyorlar tabii deniz canlilari da.Kimi kuslarin icini actilar,oyle uzuldum ki.burda plastik torbalari 10p'ye veriyorlar buyuk marketlerde kullanimi azaltmak icin ve buna ragmen insanlar hala cok tuketiyor.ben de elimden geleni yapmaya calisiyorum AMA yetmiyor sanki.ve evet insaat sektoru burda da oldukca fazla artik ne yazik ki.cok sukur ki yine de yesil alanimiz var nefes alabildigimiz.super gecsin ekim.xxx
YanıtlaSilSibel öyle fotoğraflar görmüştüm, çok acı. Türkiye'de de paralı olacakmış sözde ama parasıyla değil mi alırım mantığıyla birşey değişeceğine inanamıyorum ne yazık ki..
SilYaptırım lazım, devlet o yönde bir yaptırım uygulayacak ama nerde politika ve doğa. Biraz zor..
Evet çok şükür yeşil alanlara, Ocak ayında tekrar Kanada'da olup yeşile doymak için sabırsızlanıyorum.
Harika bir ay diliyorum
Sevgilerimle
xxxx
İnsan içindeyken çok fark etmiyor ama çıkıp tekrar gelince daha çok göze batıyor belki de ülkedeki tuhaflıklar... Keşke daha duyarlı olabilsek. File kullanmak mesela hem nostaljik hem de zararsız. Hoşgeldin :)
YanıtlaSilHoş bulduk, bazen biraz uzak kalmakta fayda var bazı şeyleri daha et görebilmek için. Sanırım herşey için geçerli..
SilSevgilerimle
Aman benimle mi kurtulacak demeyeceğiz aklımıza gelen herşeyi yapacağız ve en önemlisi de gençlere, çocuklara sürekli bu mesajı vereceğiz...
YanıtlaSilÖperim seni, hoşgeldin diyeyim gecikmeli olarak ♥
Kesinlikle Şebnem'cim iyi şeyler yapmaktan vazgeçmemek lazım. Biliyordun da sen neden yapmadın derler sonra.
SilÖpüyorum çok teşekkür ederim, hoşbulduk <3
Ezgicim selam,
YanıtlaSilBen bu poşet olayındaki tedbiri ilk 2007 idi sanırım, Fransa'da görmüştüm, inanılmaz hoşuma gitmişti,parayla satılıyordu poşetler. Birkaç ta alışveriş çantası almıştım kendime ve sevdiklerime, annem hediyesini görünce eskiden pazara, markete, vs kullandıkları renkli çanta şeklinde elde taşınan sepetleri anlattı. Biz gereksiz tüketmeyi modernlik sandık, sanırım bunda sonradan zenginleşmemizin ve eğitimsizliğimizin payı büyük.Şimdi hala arada arkadaşlarıma Linens'ten aldığım file/bez karışık alışveriş çantalardan hediye ediyorum, çok beğeniyorlar.
Son zamanlarda bir de bakliyata ve kuruyemişe dikkat eder oldum, o da bir arkadaşımın uyarısıyla..Menşei bölümünde yabancı bir ülkenin adı varsa almıyorum, yerli olanı tercih ediyorum.
Onun dışında pek yaptığım birşey yok açıkçası..kıyafette değişiyor. Bunun sebebi de biz tekstil ülkesi olmamıza rağmen yeterli vizyon ve zevkin olmayışı..ama internet sayesinde herşey globalleşmeye başlayınca, dünyanın öteki ucundaki ürünleri artık burada yerli üretim olarak ta görebiliyorsun.
Hoşgeldin tekrar.Sevgiler, öpücükler
Ayşe'cim asıl sen hoş geldin !!
SilKesinlikle bazı şeylerde sonradan görme halinin payı çok büyük ne yazık ki..
Bakliyata falan ben de çok dikkat ediyorum.
Yaşasın bez çantalar fileler :)
Sevgilerimle
E hadi hosgeldin evine. Ben de hep bez torbalar kullanirim. Arabayla da alacaksak büyük sepetlerimiz var. Avusturyada insanlar bir ölcü dikkat ediyor sepet torba filan. Ama poset kullanan da cok maalesef.
YanıtlaSilHoşgeldin evine, hayat ne kadar hızlı değişiyor değil mi. Yakındayken göremediklerimiz araya mesafe girince ne kadar dikkat çekici oluyor değil mi? Geleceği gelecek nesillerden miras aldık. Onlara yaşanabilir bir dünya bırakmak bu yaşam sürecindeki en büyük görevimiz. Poşet kullanımı öncelikle farkındalıkla ardından kurallar ile minimuma çekilip ardından sona erdirilmeli. Dünyaya çöplerimizle değil, güzelleştirdiklerimizle imzamızı bırakmalıyız. Ben de yakın bir zamanda bu farkındalığa dikkat çeken bir yazı yazmıştım. Linl-kini paylaşayım, bir göz atarsın belki. Duyarlılığın, farkındalığın ve bizleri bilgilendirdiğin için çok teşekkürler.
YanıtlaSilhttps://egeninikiyakasi.blogspot.com/2018/08/cop-olmayan-atklar.html