KIŞIN KULAKLARIMIZ ÜŞÜMESİN, KULAKLIK ÖRELİM - YARN&PROJECT #5

Cuma günü için kar bekleniyor. Yağar mı yağmaz mı bilmem de kış yakındır. Panik yok, kulaklığım ve ben kış için hazırız!

Saçlarımdan dolayı kışın şapka takmayı hiç tercih etmiyorum, şapkayı çıkarınca bütün kıvırcıklarım kafama yapışıyor sanki. O yüzden kulaklık kullanıyorum, yeterli oluyor. Anneciğim geçen sene kulaklarımın tamamını kapatan kocaman bir kulaklık aldı da Kanada soğuklarını öyle atlattım.

NELER YAPIYORUM - HERE&NOW

Ben geldim!

Şöyle davullu zurnalı bir hoş geldin ekim diyemedim, onu bırak herhangi bir yazı bile yazamadım, ben de yazılacak tüm cümleleri neler yapıyorum serisinde toplayım istedim. 

Ayın sonunda kar yağışı beklentisini saymazsak, sonbahar keyifli geçiyor. Soğuklarla birlikte çöp kutularını uçuran rüzgar da geri döndü. Bundan dolayı, kıyamam çoğu ağaç yapraklarını çabuk döktü. Onun dışında güneş parıl parıl maşallah. Hatta sarı yapraklara vurdukça yansıyan renk, yazın yaşattığı histen daha mutluluk verici. 

THOM YORKE - TORONTO'19

Etkisinden hala çıkamadığım bir konserin yaşattıkları kayda geçmeli diye düşünüyorum.
Ne de olsa bu müzisyen benim hayatımda çok kıymetli bir yere sahip.

Radiohead ile ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum, yaş 14 civarları, abim bana hep karışık kasetler hazırlardı. O hazırlanan karışık kasetlerden birinde Kid A albümünden "Everything in its right place" vardı. Ki o parça sonra benimle birlikte çok farklı anılara ortak oldu.

NELER YAPIYORUM / HERE & NOW

Güneşin ısıttığı her anı değerlendirdiğimiz son sıcak günlerden merhaba. Bildiğiniz pastırma sıcakları dedikleri sıcaklar yaşanıyor Kanada'da, yani en azından bizim yaşadığımız yerde. Geçen haftadan beri 30-32 dereceleri gördük.

O yüzden benim sonbahar sendromu topladı tası tarağı gitti üstümden. Oh be dedim, bundan sonra da artık gelmez diye düşünüyorum. Çünkü yaprakların renkleri döndü, sarılar çıktı meydana. Bir müddet idare eder beni diye düşünüyorum.

HÜRREM, THE QUEEN BEE - FREE PATTERN

"Kraliçe arı Hürrem bir gün çok acıkmıştı ve kovandaki tüm balı bir çırpıda yemişti. Öyle bir yemişti ki normal bir arının kaç misli olduğunu bilemeyecek kadar şişmişti.

Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Değişen iklim şartları ya da tarımda kullanılan kimyasal ilaçlar onun dengesini bozmuş olabilirdi. Diğer arıcıklar bu durumu farketmeden balı yerine koymanın bir yolunu bulmalıydı ya da kaçmalıydı. 

Arı vız vız vız, arı vız vız vız diye dolaşırken, bir dinazora çarptı, o çarpma kuvvetiyle olduğu yere yığılıverdi. 

Mr.Pistachio ne yapacağını bilemedi, arıların yaşamımız için ne kadar önemli olduğunu biliyordu ve onu tekrar yaşama döndürüp kovanına götürmeliydi...

Ne demişti Einstein;" Eğer arılar yok olursa, insanlık da yok olur." 

Bir arıyı korumak, insanlığı korumaya yetebilirdi... "