16 Ağustos 2017 Çarşamba

GÜNÜN EN SEVDİĞİM SAATİ VE BİRAZ MEKTUP



Günün en sevdiğim saati sabah uyandığım vakit.. Eve giren ışık muhteşem, fotoğraf mı çekeyim, biraz blogla mı ilgileneyim, biraz okuyayım mı yoksa akşamdan kalan el işimi mi bitireyim bilemiyorum.. Öyle bir enerji düşünün hepsini aynı anda yapmak istiyorum. Hatta günün o vakti çabucacık geçince üzülüyorum tüh yine yetişmedi diye... Böyle bir hal işte.

Nedendir bilmem bugün mektuplarla uyandım. Kitaplığı düzenledim, biraz Nazım'ın Piraye'ye yazdığı mektupları karıştırdım, oradan da devamı geldi.

Mektup okumayı seviyorum, hele ki sevdiğim yazarların mektupları kitaplaştırılmışsa kaçırmam döne döne okurum. Çünkü gerçektir, hayatlarına dair en büyük ipuçlarını verir. Neyi severler, neyi sevmezler bilirsiniz. Sanki evlerinde dolaba sakladıkları mektupları bulmuş gibi sevinirim. Bir çırpıda da biterler... Size de olur mu bilmem, bazen bir cümleyi okurken gözüm aşağıdaki cümleye kayar merakla acaba ne var diye. İşte öyle bi heyecan benimkisi mektuplara karşı...

4 tane sevdiğim kitabım var. Bugün hepsi aklıma geldi birden, hangi cümlenin altını çizmişim diye hızla karıştırdım sayfaları, kimi sayfada takılı kaldım, tekrar okudum.

Dedim ya güne Nazım Hikmet'le başladım. Nazım, bu mektupları 1954-1957 yılları arasında Piraye'ye yazmış. Nazım işte... Öyle güzel yazıyor ki.
Altını çizmişim bir zamanlar döndüm yine okudum.

" Piraye!
  Gözlerim dolu dolu yazıyorum. Ağlamamak bazen ne güç şeymiş.
  ....
  ... 
  Hayat çetin şey cicim! Hislerini kaybetmeden onu balta gibi yaranlara ne mutlu. "

Sonra lisede hayranlıkla okuduğum hatta okumak değil kitaplarını resmen yalayıp yuttuğum Tezer Özlü. Şimdi okuduğumda biraz içim kararıyor da ayrı severim Tezer Özlü'yü. Sıradaki kitap Leyla Erbil'den Tezer Özlü'ye mektuplar. Leyla Erbil 1994 yılında kitabın önsözünde şöyle bahsediyor. Bu iki arkadaşın birbirlerine iki sözü varmış. İlki evlilik kurumunu ve kocalarını anlatan bir roman yazmak. Leyla Erbil sözünü tutmuş, Mektup Aşkları'nı yazmış. Ama ne yazık ki Tezer Özlü kendininkini yazamadan, Leyla Erbil'in kitabını da okuyamadan bu diyardan gitmiş.. İkinci sözleri ise, birbirlerine yazdıkları mektupların yayınlanması. Leyla yine sözünü tutmuş ve mektupları kitaplaştırmış. Tezer Özlü'den Leyla Erbil'e Mektuplar.
İşte tam benim kafamda canlandırdığım Tezer Özlü'yü, kendi sözcükleri ile okuduğum satırlar...

"Ünlü ve aktüel olmak istemiyorum. Ama gene küçük bir kitap yaparsam, okuyana bir şey versin, içini dalgalandırsın, onu huzursuz etsin istiyorum... " 

Hazır Leyla Erbil'den bahsetmişken. Leyla Erbil'e Ahmet Arif tarafından yazılmış mektuplar var. Leylim Leylim kitabın adı. Nasıl bir sevdadır bu, kendine hayran bıraktıran.
Şöyle demiş bir mektubunda Ahmed Arif;

" Canım benim,
  bilir misin, 'canım' dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep. " 

Ve geldik son kitaba. Aslında mektup sevdam bu kitapla başladı. Cemal Süreya - On Üç Günün Mektupları, 1972 yılında hastanede yatan eşi Zuhal Tekkanat'a yazdığı mektuplar. Alıntı için koca kitabı yazmam gerek buraya, öyle bir kitap ki her satırın altı çizilesi.
Baksanıza ne güzel demiş ;

" düşler, anıların kız çocuklarıdır."

Farkettim de ne uzun yazı oldu, alışık değilim bu kadar yazmaya ama su gibi aktı yazarken. Bu da buraya böyle bir not olsun.

Siz de sever misiniz mektupları ? Belki sizden de bir öneri gelir ?
Sağlıcakla kalın..



20 yorum

  1. Yazmayı ve okumayı en sevdiğim türdür, mektup. Yine de edebi anlamda sizin kadar geniş çaplı değilim :) Daha çok lisede arkadaşlarımla mektuplaşırdık, üniversitede ise daha nadir olarak dostlarımla mektuplaşıyorum. Fakat bahsettiğiniz son kitap hariç hepsini biliyorum ve bu yazı bu alanda merakımı biraz daha arttırdı. Ellerinize sağlık ve çok teşekkür ederim.

    Ayrıca günün en sevdiğim saatleri yataktan çıktığım an ve yatağa girmeme az kaldığı andır benim de. Galiba yatağa karşı çok romantik duygular besliyorum. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merakının artması ne güzel, mektuplar iyiydir :)
      O yatakla hepimizin bir ayrı bir bağı var zaten :)
      Sevgiler

      Sil
  2. Ne güzel anlatmışsın bayıldım, fotoğrafa da aynı şekilde :). Çok güzel ya sen hep yaz bence :).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim ♥️ Olur elimden geldiğince karalayım birşeyler.

      Sil
  3. Mektuplar devir modernleştikçe daha lezzetli olmaya başladı..
    Güzel bir yazıydı hem anlamlı hem derin hem aşk dolu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size katılıyorum, kıymeti arttı iletişim kolaylaştığından beri.
      Çok teşekkürler :)

      Sil
  4. Mektuplar en içe dokunan yazılar oluyor :) Ben ilk Genç Werther'in Acıları ile okumuştum. Tamamen bir mektup türü denilemez; ama benim için yeri ayrıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldin :) Duydum kitabı ama okumadım, okumak lazım.

      Sil
  5. Merhaba. Okuduklarınız çok güzel. Ben Franz Kafka'dan 'Milena'ya Mektuplar'ı çok beğenmiştim. Susanna Tamaro'nun, 'Yüreğinin Götürdüğün Yere Git' ve arkadaşına yazdığı mektuplardan oluşan 'Sevgili Mathilda, İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum' romanları ilk aklıma gelenler.

    Her mektup bir dünya velhasıl. Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazanlar böyle güzel yazınca dayanamıyorum. Evet Milena'ya mektupları biliyorum ama ben de yok o yüzden okuyamadım, güzel olacağını düşünüyorum çünkü Kafka severim.
      Ne güzel dediniz her mektup yeni bir dünya ile tanıştırıyor beni .
      Sevgiler

      Sil
  6. Sizi çok enerjik gördüm.:) Mektupların ayrı yeri var bende. Eskiden mektup arkadaşlarım vardı. Kitaplar da harika bu arada. Güzel insanların güzel mektuplarını okumak ayrı keyifli.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim :) Hoş geldiniz bu arada..
      Ben de sevdiğim arkadaşlarıma yazmaya devam ediyorum...
      Sevgiler

      Sil
  7. Merhaba.
    Sabah güne erken ve nerjik başlamayı, kendime ait bir zaman dilimi olmasını öyle özlemişim ki yazınızı okuyunca daha bir anladım ve hissettim. :)
    Ama biliyorum ki bu zamanlarda geçecek ve ben güne merhaba diyeğim.
    Not: 3,5 yaşında kızım var sabahları erken kalkıyoruz ama bende ki enerj azıcık sallantıda ;)
    Sevgiler iyi geceler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      Hoş geldiniz. Tahmin edebiliyorum umarım ufaklık güzel güzel uyur sizin de kendinize ayıracak bolca vaktiniz olur.
      Sevgiler

      Sil
  8. Gerçekten yazı diliniz çok hoşuma gidiyor, yumuşak, usulcacık ve de naif sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, nasıl güzel bir yorum bu..
      Sevgiler ...

      Sil
  9. Mektup yazmayı da okumayı da çok severim. Hatta üniversiteyi yaşadığım şehirden farklı bir yerde okuyunca en yakın arkadaşımla yıllarca mektuplaşmıştık. O mektupları hâlâ saklıyorum.

    Leylim Ley ve Orhan Veli'nin Yalnız Seni Arıyorum kitabını aynı dönemde okumuştum. İki şairin, aşık oldukları kadınlara yazıkları mektupları okumak çok zevkliydi. Tarzları çok farklı olsa da ikisinin çektiği sıkıntıların aynı olduğunu görmek de üzmüştü beni.

    Milena'ya Mektuplar var elimde. Onu çok merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orhan Veli'nin mektuplarını bilmiyordum, onu da kenara not düşeyim..
      Sevgiler :)

      Sil
  10. Görselin çok güzelmil.Bende senin gibi mektupları ayrı bir severim. Okurum ama hüzünlenirimde...Sanki yazan ya da yazılan benmişim gibi hissederim...
    Yine keyifle okudum yazını canım.
    Kal,yüreğine sağlık.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim canım. Çok teşekkür ederim.
      Sevgiyle kal

      Sil

© Ezgi. Made with love by The Dutch Lady Designs.