29 Ekim 2018 Pazartesi

RENKLERİN TARİHİ / THE HISTORY OF NATURAL DYE



Öncelikle hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun..

Akşam vereceğimiz 29 Ekim konseri öncesinde biraz zamanım var, ben de bu zamanı renkler ile haşır neşir olarak geçireyim dedim. Doğal boyama ile ilgili olan kitabımdan çalışmaya başladım. Kimyasal kısmına girdiği noktada bazı yerleri anlayamasam da zorluyorum kendimi..

Renklerin tarihini bilmek istiyorum, sentetik ne zaman hayatımıza girdi ne zaman doğal olandan uzaklaştık öğrenmek istiyorum. Acaba hep doğal olanı kullanmayı tercih edebilir miydik ve bu seçim doğaya zarar verir miydi?

Yaptığımız gezilerde, yıllar öncesinden kalmış mağarada bulunan çizimleri ya da arkeolojik kazılardan çıkan kumaşlardaki renklerin canlılığı ve bu zamana kadar hala durabiliyor olması bize doğanın bıraktığı sürprizlerden sadece bir kısmı. İnanılmaz birşey bu.

Doğal boyarmaddeler ve sağladıkları renklerin tarihini okuduğum kaynaklar doğrultusunda, dilim döndüğünce size aktarmak istiyorum.






MORLAR, EFLATUNLAR 


Bu renkleri elde etmek zor ve pahalıydı. MUREX ve Purpura adlı iki kabuklu deniz hayvanından elde edilirdi. Vurgulayarak belirtmeliyim ki 1 gram boyarmadde için 8000 civarında kabuklu deniz hayvanına ihtiyaç vardı. Boya bu yaratıkların salgı bezlerinde bulunmakta ve doğal haliyle soluk sarı renkteydi.

Mora ulaşıncayaya kadar, güneş ışıklarından etkilenen fotokimyasal bir olay ile sarı-yeşil, açık kırmızı ve koyu kırmızıdan geçerek son olarak mora dönüşmekteydi.

Bu boyaların çok zor bulunmasından dolayı, toplumda güç ve yüksek mevkiyi simgeleyen bir renk olarak kabul edilmiştir.

JULİUS CAESAR, mor togayı kendinden başkasının giymesine izin vermezdi. Senator togalarının sadece eteklerinde mor bir şerit kullanılmasına izin verilirdi.

Deniz kabuğundan elde edilen mor İ.S. 15. yüzyıl ortalarına kadar kullanıldı ve bilinmeyen nedenlerden dolayı ortadan kalktı..


Ara Güler


Fulvio Ruiter

KIRMIZILAR


Boyacılıkta kırmızı elde etmekte kullanılan en önemli boya KÖK BOYAdır. (Rubia Tinctorum) Uzun dalları sarmaşık gibi toprağın üzerinde uzayan başka bitkiler üzerine tırmanan çalı görünümlü bir bitkidir. Kökleri toprağın altında ağ gibidir. Boyarmadde kökünde bulunur.
Kök boya ile boyanmış en eski kumaşlar Mısır mumyalarında bulunmuştur.

Şöyle çok ilginç bir nokta var ; bu bitki ile beslenen hayvanların kemikleri kırmızıya boyanmıştır. Kuşların ise gagaları kırmızı renk alır.

Kök boya Batı Anadolu'da ilk çağlardan beri bilinirdi. Antik Philadelphia'nın 13. yüzyılda Alaşehir adını almasının sebebi bu bölgede boyacılığın gelişmiş olmasıdır.

İzmir halılarında, Anadolu ve Suriye ipekli dokumalarında kullanılar by boya EDİRNE ya da TÜRK KIRMIZISI olarak bilinir ve Avrupa'da ün salmıştır.

Kök boyanın en öneli ve tek merkezi İzmir'di, en önemli alıcısı ise topraklarında bu bitki yetişemeyen İngiltere'ydi. Anadolu'dan tohumlar götürülüp Fransa ve İtalya'da kök boya tarımı geliştirilmiş olsa da Anadolu'daki o mükemmel niteliğine erişememiştir. Buradan analayacağımız şu ki, bir boyarmaddenin haslığı için iklim ve toprak çok önemli..

Ancak sentetik boyanın ortaya çıkmasıyla kök boya önemini yitirmiştir.

Tarihte kırmızı elde etmek için kullanılan bir diğer boyarmadde ise kırmız böceğiydi. Akdeniz bölgesi ve güneydoğu Avrupa'da yetişen Kırmız meşesi üstünde yaşayan kabuklu bir böcektir.

İspanyollar 1528'de Meksikayı işgal ettiklerinde Azteklerin mora yakın bir kırmızı kullandıklarını gördüler. Önce bunu bitki tohumlarından elde ettiklerini düşündüler ancak bunun kurutulmuş böceklerden elde edildiğini keşfettiler ve böylelikle batı dünyası KOKİNELLA ile tanıştı.

Kokinella, doğal besini olan Opuntia adlı bitkinin yetiştiği Guetamala ve Meksika'dan sağlanırdı. Başka yerlerde yetiştirilmeye çalışılsa da iyi sonuç elde edilemedi.
Opuntia ekilmiş 1 dönüm toprak 30-35 kg. kadar kokinella verimi sağlardı.
70.000 kurutulmuş böcekten yarım kilo kadar boyar madde edilirdi.

Kokinella hala üretilmekte, kozmetik ve alkolsüz içeçek yapımında renklendirici olarak kullanılmaktadır.





MAVİLER, LACİVERTLER 


Eski çağlarda ÇİVİTOTUNUN uzun bir fermantasyon sonucunda mavinin çeşitli tonlarını sağlayan bir boya verdiği bilinirdi. Taze boya önce laciverti verirdi, tükenmesine yakın da mavinin tonlarını verirdi.

İndigonun dışardan alınması ile çivitotunun kullanımı da sona erdi.

İndigo, Hindistan'da ve Mısır'da İsa'dan önceki çağlarda yetiştiriliyordu. Yarı tropik bir iklimde yetişen 1,5 metre boyunda bir bitkidir. En önemlisi Hindistan'da yetiştirilmektedir.

1880 yılında sentetik olarak yapıldı, doğal olandan daha pahalıydı yaklaşık 20 yıl sonra doğal boyarmaddenin yerini aldı.
Önce çivitotu yerini indigo, indigo da zamanla yerini sentetik olana bıraktı..


Kaynak; Doğal yollarla yün boyama / uygulamalı ve geleneksel yöntemler İstanbul-1983
Fotoğraflar; Ara Güler, Fulvio Ruiter ve google'dan alınmıştır.


18 yorum

  1. Renkler gibi gündelik hayatın merkezinde fakat duyu organlarımızla basite indirgediğimiz konuya değinmişsiniz, konu seçiminizden dolayı ayrıca tebrik etmek isterim. Konunun çarpan etkisi yapmasını temenni ederim. ABD merkezli Pantone firması da sizinle gurur duyardı ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konunun ilgini çekmesine sevindim. Bu arada Pantone firmasının sıkı takipçisiyim :)

      Sil
  2. Keşke doğal olanlar kullanılabilse. En azından ham maddeleri üretilse hem bitkiyi üreten kazanır hem boyayan hem de boyananları kullanan. Güzel bir konu... Konserde başarılar bu arada
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle keşke kullanılabilse, aslında kullanılıyor çok az bir kesimde ve ben de kullanabilmek için öğrenmeye çalışıyorum :)
      Konser dileklerin için çok teşekkür ederim <3

      Sil
  3. Mor rengin soylular tarafından kullanılabildiğini okumuştum. Çok pahalı olduğu için bazı renkleri sadece soylular elde edebiliyormuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de çok ilgimi çekti mor ile ilgili lan bir bilgi, ama kıyamam hayvancıklara onlar zarar görmese de olurmuş.

      Sil
  4. Renklerin tarihi çok güzel bir yazı olmuş, detaylı anlatım ve ilgi ilgi çekiciliği için çok teşekkürler, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir anlatım olmuş Ezgicim, rengarenk renkleri çok seven biri olarak umarım doğal boyamalara dönüşümüz yavaş yavaş gerçekleşir, o tezgahlar dokumalar öyle güzeller ki, aslımız bu, çok uzaklaşıldı günümüzde, yeniden ilgimiz ve merakımız artıp bu konuda ilerlemek umuduyla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derya'cım, keşke keşke hep doğal olsa herşey :)

      Sil
  6. Bizim burada bazı köylerde özellikle Karaova dediğimi bölgede, halen kök boyalar yapılıyor. El dokuması yün halılarda ama sadece ve özellikle kök boya istiyorum diye sipariş verebiliyorsun. Benim böyle bir halım var çok şükür ancak çocukların alerjileri dolayısıyla doktorları kullanmamıza izin vermedi bebekliklerinden beri. O zaman uzun uzun düşünmüştüm, bunca doğal malzemeye neden bu kadar anti reaksiyon verdi bünyelerimiz diye. Dolayısıyla devam edecektim depolamaya, edemedim, zaten kullanamayacağız diye. Geçtiğimiz yıl tekrar araştırdım senin gibi. Kumaş boyamak istiyorum mesela en çok. Pamuklu kumaşları boyayıp, elbise dikmek gibi bi hayalim var bakalım nereye gider... Emekli olayım da inşallah demekten başka çare yok, çünkü binlerce çeşit otu tanıman, mevsimine göre toplaman filan e ona da zaman lazım diye. Ama mesela 8000 deniz canlısını, değil 1 gr. 1000 gr. boya için de harcamazdım doğrusu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ece'cim, sen ne güzel şeyler biliyorsun etrafında ne güzel yerler var.. Sohbet edip konuşsaydık keşke hepsinde...

      Çocukların alerjisi olması şaşırttı beni, alerji yapma ihtimalini hiç düşünmemiştim.
      Hayalini seveyim :) Benim de boyama hayallerimden biri olduğu için bu araştırmalara başladım şimdi öğreniyorum ama asla deniz hayvanlarından olan rengi tercih etmem..

      Dilerim, dileğin gerçek olur mis boyar boyar dikersin.. Ama bence çok da bekleme, evdeki malzemelerle de boyayabilirsin. Pancar, mor lahana, avakado, kahve, çay, zerdeçal, soğan kabuğu gibi her zaman elimizde olan malzemeler ile :) Başlayacağım bakalım en yakın zamanda..

      Kocaman sevgilerimle

      Sil
  7. Avustralya da yaşayan bir arkadaşım doğal yollarla yün boyuyordu. Harika ekrular elde edip o yünlerle hırka örmüştü. Okurken onu hatırladım.
    Ne güzel bir bilgilendirme olmuş Ezgi'ciğim.
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tülin'cim ne kadar güzel, kendine has bir hırkası olmuştur. İnşallah ben de birgün kendi boyalarımla birşeyler tasarlayabilirim :)
      Sevgilerimle

      Sil
  8. This creative process is so interesting to me. And the colors are amazing!
    Amalia
    xo

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dear Amalia, this subject is really interesting for me, and I am always so excited about nature..
      I think colors make everybody happy :)
      xxx

      Sil
  9. Cok güzel bir yazi olmus, resimler, renkler harika. Rengarenk olsun hersey bence etrafimda cok renk severim 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim :) Kesinlikle renkli herşey çok güzel

      Sil

© Ezgi. Made with love by The Dutch Lady Designs.